Yusuf ile Züleyha
derler ki; bir zamanlar züleyha
büyük bir aşk ile bağlanmıştır yusufa
ancak sevgisi onu var etmek için değil
bir tek kendine ait kılmak emeliyle kaplamıştır benliğini
öyle ki bu uğurda iftiralar atmaya kadar vardırmıştır işi
ve yusuf bir anda zindanda bulmuştur kendinizamanında mısıra sultan olmak için
kuyuda yusuf olmayı öğrenen peygamber
bu defada zindan da hakkın tecellisini sabırla bekler
öte yandan zaman
züleyhanın tüm güzelliğini ondan çalarak geçergün gelir yusuf sultan olur mısıra
ve gezmekte iken halkının arasında
ona tanınmadan bir nazar edebilmek uğruna
bir hicaba bürünerek bir duvarın dibine saklanan züleyha
uzakta at üstünde görünce sevdiğinin heybetini
bir derin ah ile inleyerek bırakır nefesini
büyük bir aşk ile bağlanmıştır yusufa
ancak sevgisi onu var etmek için değil
bir tek kendine ait kılmak emeliyle kaplamıştır benliğini
öyle ki bu uğurda iftiralar atmaya kadar vardırmıştır işi
ve yusuf bir anda zindanda bulmuştur kendinizamanında mısıra sultan olmak için
kuyuda yusuf olmayı öğrenen peygamber
bu defada zindan da hakkın tecellisini sabırla bekler
öte yandan zaman
züleyhanın tüm güzelliğini ondan çalarak geçergün gelir yusuf sultan olur mısıra
ve gezmekte iken halkının arasında
ona tanınmadan bir nazar edebilmek uğruna
bir hicaba bürünerek bir duvarın dibine saklanan züleyha
uzakta at üstünde görünce sevdiğinin heybetini
bir derin ah ile inleyerek bırakır nefesini
öyle derinden çıkan bir ahtır ki bu
yakar yusufun kırbacını ve can havliyle fırlatır elindekini
işte o zaman el açar züleyha ve der ki;
“ey rabbim,
o ki koskoca mısırın sultanı,
sana sevgili peygamber
bense aşık garip bir kadın
gel gör ki,
benim yüreğimde taşıdığım aşkın bir zerresini
o elinde taşıyamıyor…”
Hikaye : Muhiddin ATTAR
Nakleden: Cemalnur SARGUT
Şiir : Nuray Özgüney