Çocuktum..
Oysa ben çocuktum
Yüreğime parmak izini basıp geçtin
Silemedim
Avuçlarından içtiğim aşkın imlasını bozan ben değildim
Ki yerli yersiz üç nokta iliştirdin sevdama
Ömrümü vesairelere sığdıramadım
Çocuktum
Hazırda umutlarım vardı.
Ben bu şehre adınla biten şiirler serperim..
Sokaklarına konduramadım bedenimi..yoktu…
Kapımın önünden geçmeyecektin
Penceremden bakamayacaktım sana…
Yaralandım.
Çocuktum işte
Gelirsin sandım.
Yanıldım.
Bitti derken
Her günümde seni bir bir çoğalttım.
Sabırsızlığımaçlığımdan senli günlerime.
Çocuktum adın yaktı ellerimi
Tutunamadım bir daha ‘’sen” diye hiç kimseye…
Yollaryıllarhasret bitirmedi seni;beni bitirdiği kadar…
Çocuktum.
Yüreğimi alıp kaçtın!
Hani diyorum son defa gözlerimden düşsen
Sevdanın yatağını şaşırmış nehirlerine..
Büyümek buymuş işte…
Korkuların biçim değiştirmesi
Gece yatağıma
Gündüz yanağıma yapışan.
Oyun oynarken bile kambur gibi sırtımda taşıdığım telaşlarımdın
Eziktim.
Çocuktum işte…Yüreğime parmak izini basıp geçtin
Bir ses…Bir adamın sesi
Ve bir kadın…Hayatı avuçlarının içinde taşıyan..
Kurduğum hayallere çakılan korkularım
”Kalktım” derken düştüğüm
”Başladım” derken bittiğim
Artık boş mezarlıklara dönen evlerde adım anılır.
Ve ben yeniden doğmak için
Kahramansız masallar dinlerim
Hep ”yokmuş” diye başlayan…
Çocuktum..adın elime battı
Koparmışken tutunduğum ipleri
Dizginlerimi salmışken boşluğa
Zamansız bir aşk yağdı….ıslandım….
Korunaklarım yoktu…
Sokaklarda minyatür aşklar yaşanıyordu
Yüzü yoktu hiçbirisinin
Kaldırımlarına gölgeler düşmüyordu bu kentin…
Heybesine gün sarhoşu mart çığlıkları yüklemiş yolcular
Geçip gidiyordu aklımın dolambaçlı yollarından.
Kimsesizliğe yenilen…
Korkusuna eksik anlamlar yüklenmiş erguvanlar
Uğurlarken hüzün kuşlarını
Uzak kentler yıkılıyordu gözlerimin tutunduğu boşluklara.
Ve hiçbir aşk vitrinlerini süslemiyordu
Bir yığın bedeb gülüşlerini arıyordu köşe başlarında
Ve hiçbir yangın içimi ısıtmıyordu sevdan kadar
Tarifi yoktu kederimin…
Çocuktum işte
Geçtiğim yollara baktım yaşamın dikiz aynasından
Yüzlerce ben bırakmışım ardımda
Ve yaşın kadar sen tanımışım omuzlarımda
Yüzüm yere eğikgözlerimde hüzün…
İhbarlar taşımışım gidişine
Sevdanın köşe başında tutuklanmışım sensizliğe
Çocuktum işte
Kendimi kendimden kaçırırken
İçimde yüzlerce gedik açıldı
Yıllardır soğuk rüzgarlar çarpıp geçiyor çocukluğum yamalı geçmişine
Kendimi tırnaklarımla deşerken
Gizli gizli kan akıttım soğuk yatağıma
Kan denizinde gömüldüm uykulara..
Çocuktum işte
Yaşamın dikiz aynasından baktım geçtiğim yollara
Sarsıntısıyla bozulup dağılmış bir aşk hikayesinin
Her biri ayrı zamanlarda yaşamış kahramanlarını;
durmadan büyüyen boşluğuna ittim.
Kaidesini arayan kara suratlı bir heykel gibi kargaşanın ortasında.
Asılı kaldım bir halatın ucunda….
Çocuktum işte
Olanca ağırlığınla çakıldım gözbebeklerine…
// Kahraman Tazeoğlu