Hüzün,Ayrılık,Çay Ve Yalnızlık Üstüne..
Hüzün:
eyvâh hüzün bu!
eyvâh hüzün yine çatında alnımın..
hüznüm ağam oldu eyvâh! bir şey yap, silkip at..
| a.cahit zarifoğlu
yalnız hüznü vardır kalbi olanın
hüzün öylece orta yerdedir..
| ilhami çiçek
geceler çekmeyin benim için hüzün,
gelin siz,ruhumu tenimden süzün..
| necip fâzıl kısakürek
bir o kadar da hüzünlü romanlar gibi,
galiba ben baştan kaybetmişim,
belki de ben baştan kazanmışım, insanlık kaybetmiş..
| sezai karakoç
onlar ki hiçbir şeyleri yok
korkunca çılgın sevinince hüzünlü..
| turgut uyar
içimden dedim: beraber yürüyelim olur mu?
varsın, gölgemiz olsun hüzün..
| ibrahim tenekeci
bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
o kadar çabuk, o kadar kısa, işte o kadar..
| edip cansever
bugün de hüzünlü gömleğimi giyeyim.
dün de giymiştim
mavi de yakışıyor, saçlarım da uzun.
| bekir erdoğan
hüzün ki en çok yakışandır bize
belki de en çok anladığımız..
| hilmi yavuz
kopartılmış yapraklarımdan ibaretti hüzün,
dedim; rahmet yağar ben yürürken..
| ismet özel
ben bütün hüzünleri denemişim kendimde
canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını..
| cemal süreya
yüzümde hüzünden gölgeler varsa,
o hüzün yüzündendir olsa olsa..
| özdemir asaf
hüzün kovan kuşu gelmiş
gecenin yanağına konuvermiş
ay tenli aşık şarkıma karşılık vermiş
| murat yılmazyıldırım
sarmasaydı beni yankı ve hüzün
sevebilir miydim hıçkırıkları..
| nurullah genç
hüzün, ‘yok olan’ın eksikliğinden,
üzüntü ise ‘var olan’ın eksikliğinden kaynaklanır..
| ali şeriati
kış geldi kara hüzün, yaz geldi mavi hüzün.
kolaydı da aylara hüznün renklerini yakıştırmak..
| haydar ergülen
Ayrılık:
sabırla!.. titreyerek!.. öyle yalın!..
ve kimse olmadan oturacağız! kıyısında ayrılığın..
| Cahit Zarifoğlu
ayrılık kurşun kadar ağır gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
yine de bir adın kalmalı geriye..
| Ahmet Hamdi Tanpınar
hep ayrılık; isteğe erince istek ölür,
bir anda ölseler de insanlar tek tek ölür..
| N. Fâzıl Kısakürek
ama önce iyi çizmeli yolları. yakın yakın derine.
el-ele olsun yürümeleri. ayrılığın yerine..
| Özdemir Asaf
..sonra ayrılıklar düşüne dalıyoruz
bize ait olan ne kadar uzakta!..
| İsmet Özel
dünya kuruldu kurulalı bilinir: aşk, derinliğinin farkına,
ancak ayrılık saati gelip çattığında varır..
| Halil Cibran
ayrılığa ulaşabilseydik ona kendi acısını tattırırdık..
| İbni Arâbî
ölüm ile ayrılığın elinden.
dertsiz bulamadım derdim yanayım..
| Pîr Sultan Abdal
ayrılık buluşmaya doğrudur. yitirme bulma arzusunu uyandırır.
gurbette söylenir sıla şarkıları..
| Sezai Karakoç
Gidişinin gözleri ayrılık mavzerinin türküsüdür sol yanımda.
| Ö. YILDIZ
belki de bir Tanrısı var acının, hüznün, ayrılığın
ki durup dururken öyle ansızın yürüdükleri..
| Edip Cansever
birden ayrımsadık ki ayrılık orda başlıyor
tam da susuşların birbirine eklendiği yerde..
| Ahmet Telli
mesafe iyidir, ayrılık değil..
| İbrahim Tenekeci
kim ne derse desin, ıslık değil parola çığlık.
siperden mezara tepemdedir her daim.
yüzbaşı güz, albay ölüm ve general ayrılık..
| Murat Menteş
kaç gecenin çölüdür bu ayrılık,
kaç şiirin dölüdür üstüme örttüğün bu ince sessizlik..
| Birhan Keskin
konuşsam: sessizlik / gitsem: ayrılık..
sonra kıpırtısız yasladım göğsümü boğulmuş güne..
| Yılmaz Odabaşı
bir ayrılığın ilk günleridir daha,
her şey asılı kalmıştır bitkisel bir yalnızlıkla..
| Murathan Mungan
ayrılık sevdaya dahil..
| Attila İlhan
manzaraysa ayrılığa sıfır! işte herşey hazır..
acılarımla iki lafın belini kırdık..
| Cemal Süreya
bir inceliğe terkedecekse bizi
aşkolsun bu ayrılığa..
| Haydar Ergülen
tedavüle girdi mi bir kere ayrılık
evlerin her bölümü bekleme odası artık..
| Metin Üstündağ
sensiz uykuyu haram bilen için,
ayrılık ölümün diğer ismidir..
| Cahit Sıtkı Tarancı
önce kuytular göle çekildi
ayrılık, ayrıldığın yerde değildi..
| Hilmi Yavuz
ayrılık ruhumu elimden aldı. gözlerim yollara takılıp kaldı.
gelmek istiyorum,gelemiyorum..
| Nurullah Genç
ayrılık deyince oturup sessiz,
çocuklar gibi ağlardı..
| Yavuz Bülent Bakiler
Çay:
iki çay söylemiştik orda, biri açık,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
(Cemal Süreya)
haydi iç de çay koyayım.
(Ah Muhsin Ünlü / Onur Ünlü)
ve hala ince belli bardakta içilen çay tüm felsefe ,
poetika ve kuramların üstündedir.
Çay duyguların sıvı halidir.
(Bekir Erdoğan)
o bir çay istemişti, trenin içinde
biz tren yolcusuyduk, çölün içinde
ben yalnız kalmıştım, senin içinde
oysa kaç kişinin yerine sevmiştim seni!
aşkı geçtik, gözlerini açabilirsin
(Haydar Ergülen)
Ama bu kente gelirsen unutma beni ara,
sana bir çay ve temiz yaralar ısmarlarım.
(Osman Konuk)
Bizim içtiğimiz çay da çaydır
Çarpık dudaklı ezik gözlü allı mavili çaylar
Vadilerden renkli yağmurlar gibi gelir.
İçtiğimiz çay.
(Sezai Karakoç)
Çayın rengi ne güzel
Sabah sabah,
Açık havada!
Hava ne kadar güzel!
Oğlan çocuk ne kadar güzel!
Çay ne kadar güzel!
(Orhan Veli Kanık)
çay içiyoruz
mutlu bir sessizlik içinde.
(Cevat Çapan)
“Günün aydın, akşamın iyi olsun” diyen biri olmalı.
Bir telefon çalmalı ara sıra da olsa kulağımda.
Yoksa, zor değil, hiç zor değil,
Demli çayı bardakta karıştırıp,
Bir başına yudumlamak doyasıya.
Ama; “Çaya kaç şeker alırsın?”
Diye soran bir ses olmalı ya ara sıra…
(Can Yücel)
biriniz birkaç yıldız taksın gökyüzüne
biriniz çay hazırlasın
biriniz akşam olsun
(Mevlâna İdris Zengin)
Basit yaşayacaksın basit
Sanki bir gün yaşamın sona erecekmiş gibi basit,
Çay, Simit ve Peynirle.
(Nazım Hikmet Ran)
Çekti ayakları kahveye vardı
Açtı tabakasın, sigara sardı
Daldı.. neden sonra garsonu gördü
‘Çay’ dedi, yutkundu, eğdi başını.
(Abdurrahim Karakoç)
çaydanlığı sürüyoruz ocağa
kayna suyum kayna suyum
kayna da çay içeyim
ben böylesi sabahları
içine de
içine de
……………………..
o biçim!
(Hasan Hüseyin Korkmazgil)
Hıncım bana kalsın gayrı
sen yalnızlığımı götür.
Bana çay demlemeyi öğret
elimi yüzümü yıkamayı,
ağzıma rakı koydurma.
(Ahmet Oktay)
çay içiyordu. sıkılıyordu. hamamda şarkılar söylü-
yordu görüntüm. işbaşı yapıyordu çalıntı zamanlarda.
(Altay Öktem)
Bütün gün kahvede oturdum yedek kulübesinde
ve bir kardeşim saf dışı kalsın diye
çay söyledim kahveden.
(İbrahim Tenekeci)
seni çay içerken izlemek
seni çay doldururken
seni demlerken çayı
kimseler inanmasa da düpedüz sevap
(Alper Gencer)
Dans eden bir kadının ayak bilekleri gibidir
Judy Garland gibi çay
Kan gibi çay.
(Sezai Karakoç)
Atları çayıra saldım diş kamaştıran erik ağaçları altına
Nisan toprağı kalbimde ağarıyor
Bence o çocuk öyle gülmemeli
Şimdi bir kadın çay demlese
(Ergin Günçe)
Çaycı getir ilaç kokulu çaydan
Dakika düşelim senelik paydan
(Necip Fazıl Kısakürek)
Biraz çay soğuklarda.
Ne kadar acı şu dünya
(Behçet Necatigil)
Bir bardak demli çay
burukluğu gibi kalsın
gecenin ve sabahın tadı
yaşasın anılarımızda
(Ahmet Telli)
Her gülümseyişinde tüm ülkeye çay ısmarlayayım,
seninleyken bir yudum çay zenginleştirilmiş uranyum gibi enerji veriyor bana Şebnem.
(Murat Menteş)
Çay henüz her şey bitmedi demektir.
(Cezmi Ersöz)
hayatta herkesin mutlaka
bir sarayburnu aile çaybahçesi varsa
hayatta herkesin mutlaka bir istanbulu varsa
hayatta herkesin mutlaka bir tanrısı varsa
ve biz tanrısız kaldığımıza göre
sen benimle mi gelirsin
ben sen de mi kalırım
bunu bırakalım şu geçip giden bulutlar düşünsün
(Salih Bolat)
Çay içmeye gidenler vardı akşamüstü, parklara gidenler de
Duruma uymak kısaltıyordu günlerini artamayan eksilmeyen bir hüzünle…
(Turgut Uyar)
Aşkınla demlenmiş sıcak bir çay içmeliyim.
Küfürler saçıp etrafa, belalara bulaştırmalıyım ağrılı başımı.
Yokluğuna alışmamalıyım.
(Tarık Tufan)
bir çay yalnızlığı emirgân’dan öteye
değdikçe ısındığı yaldızlı bardağın
(Attila İlhan)
Ve oturdu mu bir masaya
hakkını verir çay içmenin
(Cahit Zarifoğlu)
Ya da bir oda kapısını açtığınız zaman
O müthiş öğle sıcağında
Pencerenin önünde örgü ören birinin
– Örgü mü, bir çay bardağını başka başka tutan ellerin becerikliliği mi-
Görülmediği gibi
Ama var mıydı sanki görülmek isteyen
Var mıydı bir şeyler bekleyen yüreğimin eskittiklerinden.
(Edip Cansever)
Benim çay bardağımda senin gözlerin olur
Senin gözlerin sizin çay bardaklarınızda
Onların gözleri
(Sezai Karakoç)
Sen yarımın gasidisen eylen sene çay demişem.
Hıyalını gönderipdi bes ki men ah vay demişem.
(Muhammed Hüseyin Şehriyar)
Yalnızlık:
Cemal Süreya: “Bir ovanın düz oluşu gibi bir şeydir yalnızlık.”
Özdemir Asaf: “İnsanın kendine mektup yazmasıdır yalnızlık.”
Cahit Zarifoğlu: “Ah şu yalnızlık, kemik gibi ne yana dönsen batar.”
Sezai Karakoç: “Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık!”
Ahmet Telli: “Yalnızlık, hiç de Tanrısal değil.”,