..Ve Şimdi Yorgun Yüreğim..!
kimi gün;
yıldızlara sarıldım,
samanyolunda avuttum
yüreğimin sancısını
dolunayda dünyayı dolaştım
güneşin saçlarında
idama mahkum oldum
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
beşinci mevsime sığındım
hayaller ülkesinde villalar kurdum
sevgiyle donalttım bahçesini
hep baharı yaşattım o villalarda
papatyalar ektim bahçesine
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
temmuz’un sıcağında üşüdüğüm,
mart’ın dondurucu soğuğunda
cehennem ateşini
yaşadığım oldu
mevsimleri karıştırdım,
ayları,
günleri de
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
bir sokak çocuğunun
göz yaşlarına takıldı gözlerim
çöplükten ekmek toplayan kişiler
pazar yerinde
çürük sebze arayan insanlar
uykularımı kaçırdı,
gözlerimi buğuladı
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
karanlığı bekledim
feryadımı duyan olmasın diye
çekilip odamın bir köşesine
saatlerce maziyi seyrettim
karanlığın en koyu noktasında
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
sevgiyle nakışlandı kelimeler
kalemim
en güzel duyguları yansıttı
küçük kelimelerde
büyük mutluluklar yaşadım
dostluğun ulaşılmazına ulaştım
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
bir dostun acısıyla acılandım
sevinciyle sevindim
içim kan ağlasa da
dostun mutluluğuna
mutluluk kattım
unuturken kendi derdimi
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
üzülmesin diye birileri
ateşe verdim kendimi
sonra yalanlar dizdim
sebepler buldum manasızca
“nedeni sen değilsin” diye
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
isyan doldu kelimelerim
cümleler yetersiz kaldı
duygular anlamsız
kalem titredi
kalem ağladı
kalem eridi acıları yazarken
kağıtlar yırtıldı birer birer
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
sevginin karşısında
vefasızlığı gördüm
günlerce kin kustum
nefret çiçekleri açtırdım yüreğimde
sonra çaresiz görünce o vefasızı
hüzünlü görünce gözlerini
kuruttum yüreğimdeki nefretleri
sevgi çiçekleri uzattım
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
bir dostun darbesini yedim
ekmeğimi bölüştüğüm
yüreğimi paylaştığım
bir dostun hançerini
sırtımdan vuruldum acımasızca
yine de yıkılmadım
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
sesini
bir kerecik duymak için nazlı yarin
horozların ötmesini
şafağın sökmesini
güneşin doğmasını bekledim…
horozlar öttü
ezanlar okundu
güneş tüm ihtişamıyla doğdu şafaktan
ne sesini duyabildim nazlı yarin
ne de yüzünü görebildim
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
dakikalara takıldı mutluluğum
günleri ve saatleri çok gördüler
saliselerde intihar etti hayallerim
gözlerim güneşle karardı
düşlerim
bir neşterin ağzında parçalandı
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
kanadı kırık bir serçeye
şiirler yazdım
acısını hissettim yüreğimde
onun çırpınışıyla yaşardı gözlerim
merhem oldum yarasına
sonra kavuşunca özgürlüğüne
kavuşunca dostlarına
mutlu oldum kanat çırpışında
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
terkedip gitmek istedim bu şehri
nereye gittiğimi söylemeden
uzak diyarlara
meçhul kentlere
kırarak ayaklarımdaki prangayı
vefasızca gitmek…
ama vefasızlığı bildiğim için
vefasızlığı tattığım için
vefasızlık yapamadım sevgiliye
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
dev hayallere kapıldım
her zerresi maddiyat dolu
heranı utanç dolu
güçlüydüm ya
neler satın almadım ki alçakça
şerefsizce şerefler satın aldım
kiminin namusunu
kiminin onurunu
kiminin insanlığını, bastırıp parayı
sonra utanç duydum kendimden
günlerce bakamadım aynalara
yüzüm iğrenç
hayaller iğrenç
benliğim iğrenç
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
“niçinler? “nedenler? ” kemirdi beynimi
uykusuz gecelerde
hesaba çektim kendimi
mahkum ettim sevgisiz yaşamaya
mahkum ettim yalnız kalmaya
sonra firar ettim
sevgisiz yaşanmıyordu
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
yanlızlığıma anlattım dertlerimi
sigaramla paylaştım acıları
sokak lambalarını
dost seçtin kendine
gece kuşlarının
ötüşlerinde dinledim
en güzel şarkıları
en güzel şiiri
sokak köpeklerine okudum
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
şehirlerarası
otobüslerde kaldı gözlerim
ayrılan iki sevdalıya ağıtlar yaktım
gözü yaşlı bir genç kızın
yıkılan hayalleriyle kahroldum
acısını hissettin kendi bedenimde
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
trenler böldü uykularımı
isyan çığlığı atan trenler…
gurbet yüklü
acı yüklü trenler…
demir raylar arasında ezildim
demir raylar arasında parçalandım
gücüm kalmadı dostlar
direncim kalmadı yaşamaya
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
bir oyuncak gibi
oynadılar duygularımla
bir çocuğun
en sevdiği oyuncağı gibi
hevesi geçince kırıp attığı
bir oyuncak gibi oynadılar
o zaman kimseye kızmadım
oturup kendime kahrettim
kendi saflığıma
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
alay ettiler gözlerimle
duygularımla alay ettiler
eski sevdalısının gözlerine
benzediği için gözlerim
yüreğimle oynadı bir vefasız
onurumla oynadı
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
zaman durdu
geçmek bilmedi saatler
hasreti bitirsin diye sevgili
dualar ettim
gözümü kırpmadan abahladığım oldu
belki gelir ümidiyle
merdiven başında bekledim saatlerce
hep açık bıraktım kapıları
hep açık bıraktım
yüreğimin bir köşesini
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
telefon sesi dinledim saatlerce
bir bayram sabahı
mutluluğa koşarken tüm insanlar
ben acıları devşirdim deste deste
göz yaşlarımı içtim kadeh kadeh
sahte gülücükler savurdum etrafa
sahte mutluluklar
kendimi dahi aldattığım oldu gülerken
kendimi dahi kandırdığım
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
titrek ellerimle
bir mektup yazmak istedim sevgiliye
gökyüzü kağıt
okyanuslyar mürekkep oldu
ama yine de yetmedi
yine de yazamadım
o iki kelimelik mektubu
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
acılarım dahi acıdı halime
sigaram göz yaşları döktü
yalnızlığım yalnızlığıma isyan etti
odamdaki tüm fotoğraflar dile geldi
diz çöküp yalvardılar
“üzülme” diye
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
bir dost aradım kendime
acılarımı dökeceğim
mutluluğumu paylaşacağım
kapısını çalınca dostların
“ah”ları, “vah”ları işitince
unuttum kendi acılarımı
mutluluğumu da
ve şimdi yorgun yüreğim.
kimi gün;
bastım küfürleri kendi kendime
“sanane ulan!
sanane acı çekenlerden
sanane batan dünya
ezilen insanlar
leylalar
mecnunlar
yok olan sevdalardan sanane”
ama insandım
insan gibi insan
“banane” diyemedim
ve şimdi yorgun yüreğim.
yorgun yüreğim
oysa çok şey istemedim hayatta
bir tutam sevgi
biraz dostluk
para, şöhret kini olmadı yüreğimde
sevdaya ulaşmak
sevdayı tatmaktı tek amacım
aynalara hiç bakmamışım
“kimim? ”
“neciyim? ”
“nasılım? ” diye
ve şimdi yorgun yüreğim.
Ali Cihangir